21 Ocak 2011 Cuma

ÇILDIRMAKLA ÇILDIRMAMAK ARASI

Avazım çıktığı kadar bağırıp sesimi heryere duyurmak istiyorum.Çıldırmama az kaldı doktorum nerde hesabı....Herşey ama herşey kursağımda hiçbirşey istediğim gibi olmuyor neden ne yaptım da bu bana layık görüldü anlamıyorum ki ne desem tersi düşünülüyor neye heyecan yapmaya kalksam o olmuyor yada hevesimin içine sıçıyorlar nefret duygusunu içimde beslemeye başladım,intikam nedir bilmeyen ben şimdi intikam duygularını barındıryorum neler oluyor bu hayat insanı nerden nereye sürüklüyor sabah sabah bu içinde bulunduğum ruh halimin hesabını kim verecekkkkkkkkkk....Geriye doğru sayıyorum ya tamdan çıldıracam yada herşeye katlanıp sakin durma eylemine devam edecem.
İSYANIM GELDİİİİİİİ:)))) herşeye inat gülüyorum,elimin tersiyle tüm olumsuzlukları itiyorum..Belkide kendimi kandırma yolum bu...

20 Ocak 2011 Perşembe

IT'S TİME TO PLAY TENNİS:))

Dün uzun zamandır özlem duyduğum,unutmaya yüz tutmuş olduğum tenis oynamayı tekrardan faaliyete geçirmiş bulunmaktayım:)))
Murat-Aslı çiftine teşekkürü borç bilirim.Onların sayesinde  tenis kortu kokusunu tekrardan tattım da unutmuşum oynamayı yaaaaaaa iki yılı geçti oynamayalı siz düşünün nasıl vahim bir durumda olduğumu:))

Tabi biz bayanlar oynarken erkeklerin laf atmalarına maruz kaldık eee erkekler atışta daha kuvvetlilerse bizim suçumuz ney?Erkeklerin yaratılırken kuvvetli,kaba saba birşey olarak yaratıldığına inananlardanım ehhehe...Bütün bu vazcaydırıcı kelimelere rağmen oynamaya devam ettik tabi altta kalırmıyız hem laf verdik hem oynadık bu konuda da biz bayanların üstüne yok bence :)))

Yeniden o heyecanı yaşadım ya ölsem gam yemem,müthiş zevkli bir spor...Stres atmak yada aktivite yapmak istiyorsanız tenisi ŞİDDETLE tavsiye ediyorum.
Mesela ben bugün gene gidecem artık tenisten uzun süre elimi ayağımı çekmem.Kışın havaların soğuk olmasından artı işlerin yoğunluğundan ötürü ne spor yapabiliyorum,ne aktivite ne başka birşey gerçi zamanım olsada nişanlım tek başıma birşey yapmama ilk izin veriyor olsa da sonra vazgeçirttiriyor sagolsun kıskançlık hatsafada diyebiliriz:)İlla beraber olacaz sporda da kursa gideceğimde de neyse orayı geçiyorum :) İşte dün bu iki müthiş dost canlısı arkadaşlarımız bize yeni bir kapı açtı dünden bugünün sözünü kaptım akşam olmasını dört gözle bekliyorum yuppiiiiiiii:)


HERKEZE İYİ PAZARLAR DİLİYORUM...İŞTE OLANLARA DA HEMEN İŞ GÜNÜN BİTMESİNİ DİLİYORUM

----Genelde çalışmak sevilmez de ondan öyle dedim sevenlere lafım yok:)) ----


19 Ocak 2011 Çarşamba

***Bakış Açısı***



Nette gezinirken bu fotoğraf gözüme çarptı,inanılmaz derecede beğendim.Hayranlık duyma sebebim ise;göründüğü üzere resim basit bir çekim gibi dursa da--bir nesneyle gölge çalışması yapılmış-- bende bir çok düşünce,bakış oluşturdu.Bilmem sizde de aynı etkiyi yarattı mı?


Mesela bu resme baktığımda aklıma birgün arkadaşımla otururken bana sorduğu bir soru geldi ,demişti ki;
-Hiç resmin arkasına baktın mı?
Saçma bir soru olduğunu düşündüm,Hayır yanıtını verdim,durduk yere neden arkasını çevirip bakayım ki dedim:)
-Hayır dedi onu demek istemedim.Resimdeki soyutların(nesnelerin) dışında arka planına baktın mı,sana ne ifade ettiğini düşündün mü?
Gene saçma gelen bu soruya aynı cevabımı yeniledim Hayır...
Mesela diye söze başladı;
-Bu elimdeki fotoğrafta sevgililer mutlu bir poz vermiş değil mi dedi.
Evet dercesine başımı salladım.
-Peki sence gerçekten de mutluluğun resmini mi çekmişler yoksa çektirmek zorunda mı kalmışlar,acaba arkasında yatan yani resmin arka yüzünde yatan nedir bunu anlatmak istemiştim dedi.
Durdum düşündüm ne kadar güzel bir bakış açısıydı biranda o resme bakışımın değiştiğini anladım,hoşuma da gitmişti.Şimdi daha iyi anlıyorum.Aslında gerçekten de her bir soyut resim ve arka plan,belki o anı temsil etmiyordur dedim.


İşte bu resimdeki görüntü sanki konuştuklarımızı kanıtlamak istercesine  yada o fikri ele alarak sunulmuşçasına çekilmiş bir fotoğraf olması;zamanı geri sardırmamı sağladı.
Resmin nesnesi,başı eğik bir çivi ;sanki işi bitmiş eski aham şaham hali kalmamış.Resmin arka planına baktığımızda ise;bir balerini görüyoruz;bulunduğu yerden,dans etmekten memnun bir balerin..Ne kadar zıt iki resmin birleşimi olmuş dimi işte daha demin anlattığım resmin arka yüzeyine bakma olayı burda da tam net bir şekilde gösterilmiş.Sizinle de paylaşmak istedim umarım beğenirsiniz.



3 Ocak 2011 Pazartesi

SARHOŞ OLMANIN İYİ ve KÖTÜ YANLARI



Çok alkol kullanan yada sarhoş olan biri değilim fakat;yılbaşı gecesi hayatımın en kötü sarhoşluğunu geçirdim diyebilirim.Gece 12 yi atlattıktan  15 dk sonra ben iptal:) Sürekli ağladım çünkü çok acıyordu bedenim,başım öleceğim sandım:((Tabi tüm herkezin yeni yılınında içine etmiş bulundum,umrundamıydı derseniz GRAM UMRUMDA DEĞİLLERDİ.Her olan biteni biliyordum,her söylenenleri işitiyordum ama yaptıklarımın söylediklerimin bir sınırı yoktu herşeyi söylüyordum ağzıma geldiği gibi dışarı çıkıyorlardı,hoşuma gitmedi değil normalde ay bunu söylemeyim kırılır ay şunu dile getirmeyim konuşmaz dediğim tüm cümleler çıkmıştı hatta yarısı hala kalmıştı ha kırıcımıydım EWET...Söyle bir durumda varki aslında bunlar benim kırıldıklarımdı oyuzden ne kadar kırdığımı önemsemedim hatta gidecekler mi diye düşünmeden sadece içimi boşalttım.İstemiyorum dediklerim oldu,sevmiyorum dediklerim oldu,mutsuz olduğum dediklerim oldu tam 2 saat acılarla dolu geçti taki kafayı vurup yatana kadar sonra kim öle kim kala duymamışım hiçbirşeyi sabah erken uyandığımda yanımda su  var mı diye bakındığım ve bulduğum da ise çok mutlu oldum 2011 yılının sabahına mutlu başlamıştım:))
Uyandığımda yaptıklarım anlatıldı,söylediklerimden üzülenler olmuş,hatta beni heran bırakabilir diyenler olmuş,değişenler düzelenler oldu,bir bahane bulup çekip gidenlerde oldu elbette...2011 asi yılım bunu herkez bilsin giden gider kalan sağlar benimdir...
Sarhoşluğun acı yanı yani rahatsızlığı olmasa ben bu işi çok sevdim koymuşum herşeye herkeze hopppppppp içi bomboş başladığım 2011 unutma benim yılım olacaksın sen olmazsan ben seni en iyi yılım yapacağım...

Ya siz hiç sarhoş olup dağıttınız mı kendinizi,etrafınızı ?Komik yada ilginç anılarınız varsa paylaşmanız hoşuma gider..


23 Aralık 2010 Perşembe

2010'u da kaybediyoruz...!!




Yeni yıl heyecanının içimizi kaplamaya başladığı şu günlerde 2010'a nasıl veda etmem gerektiğini düşünüyorum,hala da bulamamaktayım.Geçen seneki yılbaşında son gün karar vermek zorunda kaldığımdan dolayı evde arkadaşlarımla ptt (pijama,terlik,televizyon)yapmıştım,onda da bir arkadaşımız çok içtiği için gece fenalaştı,astım hastası olduğunu da ogün öğrendik meğersem dertliymiş onun cefasını da başında durarak geçirdik,nekadar eğlenceli bir yılbaşıydı sormayın yani,kelimelerim kifayetsiz kalır...
Bu sene karar verdim kesin dışarıda kutlamak istediğimi söyledim keşke söylemez olaydım bütün gruptaki arkadaşlar evde kutlayalım ne gerek var dışarı çıkmaya demez mi gelde dellenme..Nişanlıma'' biz gideriz bari'' dedim.Mersinde bir eğlence merkezinde kürtçe şarkı söylemediği için vurulan ve ölen sanatçıdan sonra ''boşver evde kutlayalım ortalık karışık buaralar ''dedi. :((( Evet bu yaşanan olayı ayrı ele almak lazım hala olayı söyledikçe sinirden küpürüyorum daha 7 aylık çocuğu varmış adamın yazıkkk bunu yapan eller kırılsın,kürtçeyi sorun haline getiren kürtler ise; sorun olmayan din,dil ayrımını yapmadığımız taktirde kendilerine düşmanlık beslettiriyorlar.Kürtçe Türkçe olayı da değil sinirlendiğim oda var elbette ama en çok sinirlendiğim bir insanın canına bukadar basit kıyılması inşallah kısa zamanda yakalanır,cezasını en ağır şekilde yaşar derim de bu Türkiye de biraz zor...
Neyse konumuza döneyim yoksa orda takılıp kalacam ana konuda uçup gidecek.İşte bu durumlardan dolayı şuan evde gibi gözüksekte evde kutlamamak için elimden geleni ardıma koymuyorum:)) Nişanlımda en son,gideriz dağ tarafında bir hotele hem eğlencesi de vardır hemde değişiklik olur dedi  belki böyle farklı birşey yapabiliriz..Henüz karar verme aşamasındayız bakalım ne olacak..
2010'un benim için çok güzel geçtiğini söyleyemem,çok zor bir yıldı,kendi adıma ciddi kararlar aldığım bir dönemdi elbetteki kararlarımında yanlış olduğu sonbir kaç ayda dank etti orası ayrı mesele,dönüşü zor olunca da yerinde sayıklayıp kaldı.2009 un son 5 ayı ve 2010 yılı beni 2 yaş ileri attı nerdeyse bu zaman içerisinde daha sert bakışlı,bir anlık kararlara açık,istediğim neyse onu uygulamak isteyen biri olup çıksamda içimdeki çocuğu sevinçleri asla kaybetmedim ha kötü anları dışında tabiki çok iyi yanları da oldu bu senenin...
2011 yılına girmeye bir hafta kaldı,yeni biri olacağım,çalışmalara şimdiden başladım ne istediğime birileri değil ben karar vereceğim.Ve inşallah 2012 ye girerken bloguma yazdığımda bu yazımı görerek evet istediğimi yapmışım diyecem.Zaman ne gösterecek merakla bekliyorum:)
2010 GÜLE GÜLEEEEEEE HOŞGELDİN 2011 DİYORUM ve bu yeni yılın hepinize sağlık,mutluluk,huzur,para,aşk,iş...etc. getirmesini diliyorum.Happy New YEARS.. :))

Not:Noel babayı gören var mı varsa yanıma yollasın dilleklerimi söylemem lazım:))
Birde hep yeni yıla karın içinde girmek istemişimdir.Bu senede yapamadım ama onuda  2012 yılına sakladım:)))


20 Aralık 2010 Pazartesi

DIRDIR EDEN BAYANLAR MI yoksa ETTİRTTİREN BAYLAR MI?


Bu zamana kadar erkekler yüzünden üstümüze yapışmış olan 'dırdır eden hep bayanlardır.'cümlesinin bir bölümünü gözlemlerim doğrultusunda RED EDİYORUM.Evet yanlış duymadınız,artık bu cümlelere kanmayın bayanlar,erkeklerin bu şekildeki hitaplarıyla ezilmeye,kendimizi sürekli sorun çıkartan biri halinde görmeye SON:))

Bu hafta sonu tüm çiftler,iki günlüğüne bir arada kaldık.Bundan önce hep objektif gözlemler yapmaya çalıştığım ''Acaba sorun çıkartan hep bayanlar mı?Biz bayanlar mı her şeyi abartıyoruz?Sadece kendi isteklerimizi düşünüyoruz?Bazı isteklerimizi çok konuşarak mı dile getiriyoruz?Durduk yere mi yakınıyoruz?'' sorularına cevabı buldum,birçok çifte aynı anda hakim olunca daha rahat bir sonuç elde edilebiliyormuş bunuda öğrendim.Aslında olayın çözümü o kadar basit ki !!Sorunun ana teması ise;erkeklerin yapmak istediklerinin biz bayanlar tarafından kabul edilirken,biz bayanların yapmak istediğini erkeklerin kabul etmemesi sürekli oflaması,yani erkeklerin yapmak istediği ile bayanların yapmak istediğinin çakışması diye özetleyebilirim.
Mesela erkekler maç izlemek istiyor biz bayanlarda tamam ama çok vakit harcamayacaksınız gibi bir öneri sunuyoruz,onayı alan erkekler istedikleri yapılırken verdikleri şunu getir şunu götür emirlerine  de sabırlı davranan bayanlar,zamanlarının dolduğunu düşünen eşlerine yeter artık hadi şimdi sohbet edelim hep beraber dediğimizde ise yaa yok maç çok heyecanlı cümlesinin karşısında işte tam bu kesişmeyen noktada bayanlar ufak bir uyarı yapıyor fakat bu uyarıyı sallamayan erkekler istediklerini yapmak hatta bayanlara yaptırtmaya başladıkları o andan itibaren bayanların yakınmaları başlıyor ve ardından da şikayetler sıraya giriyor.(örnekleri çoğaltadabiliriz)Sonra savunmaya geçen erkekler ise; bu kadar konuşulmaz ufacık bir şey istedik ama ona da pişman ettiniz,bayan değilmi illa dırdır edecek gibi bir sürü kırıcı cümleleri devreye sokup yağ misali üste çıkmaya başlıyor.

Sonuçta  evet biz bayanlar sürekli dırdır ediyoruz bu konuda hem fikiriz de bizi bu duruma getiren erkekler neredeeeeee?????
Demek ki biz bayanlar bir şey yaparken bir oturup düşünmeniz lazımmış neden bu karşımdaki bayan bu kadar sorun, bu kadar tartışma ortamı çıkarıyor diye..O zaman bizim dırdır yapmaktan başka bir çaremizin kalmadığını aslında sorunun bizde değil sizde olduğunu anlayacaksınız.
Ve biz bayanlar bunu haklı oldukça yapmaya devam edeceğiz,bir sorunumuz olduğunu düşünmeden hak ettiğinizi bilerek rahat bir şekilde sürekli sorun çıkaracağız hatta hala yapılmazsa isteklerimiz olayı büyütüp bu iş böyle olmaz ya benle ilgilenirsin yada böyle gitmez diye tehtitvari cümleler bile duyabilirsiniz...İçimiz artık çok rahat...
Bayanlara yüklediğiniz,arkanızı yaslayıp rahatça oturduğunuz günler geride kaldı haksız mıyım bayanlar bide kendi kendimizi üzüyoruz...ASIL SORUN SİZ ANLAYIŞSIZ ERKEKLER,sizi anlayışa davet ediyoruz.Biraz feminist bir yazı olsa da çoğu bayanların sorunu olan bu konu ile bilgimi,gerçek hayatta da dile getireceğim ve en başta yazdığım cümlenin artık''Evet bayan dırdır yapıyor ama bizim yüzümüzden biz kendimize çeki düzen vermeliyiz''diye çevrilmesine çalışacam.IMMMMM SANIRIM BU ÇOK ZOR eee bir şeyleri anlayıp uğraşmakta biz bayanlar için başarı:))
BU YAZIM İLİŞKİLERİNDE BAŞARILI OLMAYI SEVEN TÜM KADINLARA:))


16 Aralık 2010 Perşembe

Dönüş..

Tatil bitti,maalesef işe dönüş zamanı geldi çattı,kısaca normal rutin hayata son gaz devam diyebiliriz...Bilmiyorum katılıyor musunuz ama hep şunu istemişimdir;Hafta sonu iş günleri olsun hafta içi tatil :))) hımm adı üstünde hayal işte  sabah erken kalkmayı sevmeyenlerin de benim gibi düşündüğünün kanısındayım.

Biraz yolculuktan söz edeyim.Hem uzun yol olması nedeniyle hemde hava koşulları sebebiyle yolculuğumuzun çok yorucu geçtiğini söyleyebilirim.Bide bunun üzerine bizim Aydın'a varmamızla tüm yolların kapanması bir oldu-kar nedeniyle-
Aydında ise; sel oldu 2 ölü vardı:((Biz Kuşadasında kaldık ki orada da fırtına vardı donduk hatta bir ara dönüşü uçarak yapacağımızı bile düşünmeden edemedim hahahyt.Tabi bu durumda yürüyüş yapma,çarşısını gezme,dolaşma fikirlerimizi hep çöpe atmak zorunda kaldık ve arabayla sadece yemek yiyeceğimiz yere gidip hotele dönmemiz,bizim için en büyük gezinmek oldu.Oturduğumuz balık restaurantında kazıklanmakta cabası:))İşte o restaurantın penceresinden çektiğim bir kaç fotografı da sizinle paylaşmak istedim.Bu teknelerin her birinin iplerinden ayrılıp denizde alabora olacağını sandım ki denizi hiç bu kadar asi görmemiştim ve düşündüm de asi olmakta sakin olmakta ona çok yakışıyor.Deniz olmayan şehirde yaşayabileceğimi düşünemiyorum çünkü bir zaman sonra inanın dostunuz oluyor nasıl derseniz;denizi izleyerek sıkıntılarımı boşalttığım,ufuk çizgisine kadar yolladığım ve çizgiden sonra kaybettiğim ardında da o deniz havasını çekerek ordan huzurlu olarak uzaklaştığım oluyor.

İki gün Aydın da konakladıktan sonra geri dönüşe geçtik.Bodrum'a vardığımızda acıktığımızı hissettik Mc Donalds kurucuları size sesleniyorum iyiki varsınız REKLAMLARI GEÇİYORUM:)))
Bodrumda şu ünlülerin gidip haber olduğu Türkbüküyü,Torba yı da görme fırsatını yakalamış olduk ve orda Kuum Spa merkezi gördüm ayrıca hotel,nişanlımla bu cennet gibi yere bayıldık.
Bodruma yolu düşecek olanlar içinde internet adresi http://www.etstur.com/Kuum-Hotel burdan resimlerine bakabilirsiniz,etstur aracılığıyla daha ucuza gitme şansını da unutmayalım:)Bodrumun en sevdiğim yanı hotel veyahut villların bembeyaz olması artı az katlı olması,gözü yormayan baktığında her yere rahatlıkla hakim olacağın bir şehir olması beni adeta cezbetti yaza orda olacağımı da kesinleştirdi kışın gidince tadı olmuyor çünkü...
 

















     Türkbükü sahili                                                       Bendeniz Cennetkuşu :)

Tabi yollar kapalı olduğundan kar a yakalanmayalım diye sahil yollunu tercih ettik taki şu korkuteline kadar her şey iyiydi yahu neymiş bu korkuteli harbiden korku saçtı telefonda burayı duyan irkiliyor gitmeyin ordan diyor eee ordan geçmezsek yolumuz baya uzayacak nişanlımla kararlı bir şekilde birbirimize döndük ve korkutelinden korkmak yok ileri dedik hahayttt..Tüm ısrarlar,gitmeyin demelere rağmen o merak ettiğimiz korkuteline gittik doğrusu yollarda buzlanma vardı ama abarttıkları kadar ürkütecek bir durum yoktu,hızımızı azaltıp gidince çok rahat geçtik ve boşuna korktuğumuzu anladık.Buda seyahatimizdeki ilginç bir olaydı:)))Antalya da  konakladıktan sonra memleketimize döndük sağ salim..

Şimdi lütfennn birisi bana tatil bitmedi sen işe gelmedin uyan felan desin yaaaaa :))))Şaka bir yana herkese Mutlu Perşembeler diliyorum...