23 Aralık 2010 Perşembe

2010'u da kaybediyoruz...!!




Yeni yıl heyecanının içimizi kaplamaya başladığı şu günlerde 2010'a nasıl veda etmem gerektiğini düşünüyorum,hala da bulamamaktayım.Geçen seneki yılbaşında son gün karar vermek zorunda kaldığımdan dolayı evde arkadaşlarımla ptt (pijama,terlik,televizyon)yapmıştım,onda da bir arkadaşımız çok içtiği için gece fenalaştı,astım hastası olduğunu da ogün öğrendik meğersem dertliymiş onun cefasını da başında durarak geçirdik,nekadar eğlenceli bir yılbaşıydı sormayın yani,kelimelerim kifayetsiz kalır...
Bu sene karar verdim kesin dışarıda kutlamak istediğimi söyledim keşke söylemez olaydım bütün gruptaki arkadaşlar evde kutlayalım ne gerek var dışarı çıkmaya demez mi gelde dellenme..Nişanlıma'' biz gideriz bari'' dedim.Mersinde bir eğlence merkezinde kürtçe şarkı söylemediği için vurulan ve ölen sanatçıdan sonra ''boşver evde kutlayalım ortalık karışık buaralar ''dedi. :((( Evet bu yaşanan olayı ayrı ele almak lazım hala olayı söyledikçe sinirden küpürüyorum daha 7 aylık çocuğu varmış adamın yazıkkk bunu yapan eller kırılsın,kürtçeyi sorun haline getiren kürtler ise; sorun olmayan din,dil ayrımını yapmadığımız taktirde kendilerine düşmanlık beslettiriyorlar.Kürtçe Türkçe olayı da değil sinirlendiğim oda var elbette ama en çok sinirlendiğim bir insanın canına bukadar basit kıyılması inşallah kısa zamanda yakalanır,cezasını en ağır şekilde yaşar derim de bu Türkiye de biraz zor...
Neyse konumuza döneyim yoksa orda takılıp kalacam ana konuda uçup gidecek.İşte bu durumlardan dolayı şuan evde gibi gözüksekte evde kutlamamak için elimden geleni ardıma koymuyorum:)) Nişanlımda en son,gideriz dağ tarafında bir hotele hem eğlencesi de vardır hemde değişiklik olur dedi  belki böyle farklı birşey yapabiliriz..Henüz karar verme aşamasındayız bakalım ne olacak..
2010'un benim için çok güzel geçtiğini söyleyemem,çok zor bir yıldı,kendi adıma ciddi kararlar aldığım bir dönemdi elbetteki kararlarımında yanlış olduğu sonbir kaç ayda dank etti orası ayrı mesele,dönüşü zor olunca da yerinde sayıklayıp kaldı.2009 un son 5 ayı ve 2010 yılı beni 2 yaş ileri attı nerdeyse bu zaman içerisinde daha sert bakışlı,bir anlık kararlara açık,istediğim neyse onu uygulamak isteyen biri olup çıksamda içimdeki çocuğu sevinçleri asla kaybetmedim ha kötü anları dışında tabiki çok iyi yanları da oldu bu senenin...
2011 yılına girmeye bir hafta kaldı,yeni biri olacağım,çalışmalara şimdiden başladım ne istediğime birileri değil ben karar vereceğim.Ve inşallah 2012 ye girerken bloguma yazdığımda bu yazımı görerek evet istediğimi yapmışım diyecem.Zaman ne gösterecek merakla bekliyorum:)
2010 GÜLE GÜLEEEEEEE HOŞGELDİN 2011 DİYORUM ve bu yeni yılın hepinize sağlık,mutluluk,huzur,para,aşk,iş...etc. getirmesini diliyorum.Happy New YEARS.. :))

Not:Noel babayı gören var mı varsa yanıma yollasın dilleklerimi söylemem lazım:))
Birde hep yeni yıla karın içinde girmek istemişimdir.Bu senede yapamadım ama onuda  2012 yılına sakladım:)))


20 Aralık 2010 Pazartesi

DIRDIR EDEN BAYANLAR MI yoksa ETTİRTTİREN BAYLAR MI?


Bu zamana kadar erkekler yüzünden üstümüze yapışmış olan 'dırdır eden hep bayanlardır.'cümlesinin bir bölümünü gözlemlerim doğrultusunda RED EDİYORUM.Evet yanlış duymadınız,artık bu cümlelere kanmayın bayanlar,erkeklerin bu şekildeki hitaplarıyla ezilmeye,kendimizi sürekli sorun çıkartan biri halinde görmeye SON:))

Bu hafta sonu tüm çiftler,iki günlüğüne bir arada kaldık.Bundan önce hep objektif gözlemler yapmaya çalıştığım ''Acaba sorun çıkartan hep bayanlar mı?Biz bayanlar mı her şeyi abartıyoruz?Sadece kendi isteklerimizi düşünüyoruz?Bazı isteklerimizi çok konuşarak mı dile getiriyoruz?Durduk yere mi yakınıyoruz?'' sorularına cevabı buldum,birçok çifte aynı anda hakim olunca daha rahat bir sonuç elde edilebiliyormuş bunuda öğrendim.Aslında olayın çözümü o kadar basit ki !!Sorunun ana teması ise;erkeklerin yapmak istediklerinin biz bayanlar tarafından kabul edilirken,biz bayanların yapmak istediğini erkeklerin kabul etmemesi sürekli oflaması,yani erkeklerin yapmak istediği ile bayanların yapmak istediğinin çakışması diye özetleyebilirim.
Mesela erkekler maç izlemek istiyor biz bayanlarda tamam ama çok vakit harcamayacaksınız gibi bir öneri sunuyoruz,onayı alan erkekler istedikleri yapılırken verdikleri şunu getir şunu götür emirlerine  de sabırlı davranan bayanlar,zamanlarının dolduğunu düşünen eşlerine yeter artık hadi şimdi sohbet edelim hep beraber dediğimizde ise yaa yok maç çok heyecanlı cümlesinin karşısında işte tam bu kesişmeyen noktada bayanlar ufak bir uyarı yapıyor fakat bu uyarıyı sallamayan erkekler istediklerini yapmak hatta bayanlara yaptırtmaya başladıkları o andan itibaren bayanların yakınmaları başlıyor ve ardından da şikayetler sıraya giriyor.(örnekleri çoğaltadabiliriz)Sonra savunmaya geçen erkekler ise; bu kadar konuşulmaz ufacık bir şey istedik ama ona da pişman ettiniz,bayan değilmi illa dırdır edecek gibi bir sürü kırıcı cümleleri devreye sokup yağ misali üste çıkmaya başlıyor.

Sonuçta  evet biz bayanlar sürekli dırdır ediyoruz bu konuda hem fikiriz de bizi bu duruma getiren erkekler neredeeeeee?????
Demek ki biz bayanlar bir şey yaparken bir oturup düşünmeniz lazımmış neden bu karşımdaki bayan bu kadar sorun, bu kadar tartışma ortamı çıkarıyor diye..O zaman bizim dırdır yapmaktan başka bir çaremizin kalmadığını aslında sorunun bizde değil sizde olduğunu anlayacaksınız.
Ve biz bayanlar bunu haklı oldukça yapmaya devam edeceğiz,bir sorunumuz olduğunu düşünmeden hak ettiğinizi bilerek rahat bir şekilde sürekli sorun çıkaracağız hatta hala yapılmazsa isteklerimiz olayı büyütüp bu iş böyle olmaz ya benle ilgilenirsin yada böyle gitmez diye tehtitvari cümleler bile duyabilirsiniz...İçimiz artık çok rahat...
Bayanlara yüklediğiniz,arkanızı yaslayıp rahatça oturduğunuz günler geride kaldı haksız mıyım bayanlar bide kendi kendimizi üzüyoruz...ASIL SORUN SİZ ANLAYIŞSIZ ERKEKLER,sizi anlayışa davet ediyoruz.Biraz feminist bir yazı olsa da çoğu bayanların sorunu olan bu konu ile bilgimi,gerçek hayatta da dile getireceğim ve en başta yazdığım cümlenin artık''Evet bayan dırdır yapıyor ama bizim yüzümüzden biz kendimize çeki düzen vermeliyiz''diye çevrilmesine çalışacam.IMMMMM SANIRIM BU ÇOK ZOR eee bir şeyleri anlayıp uğraşmakta biz bayanlar için başarı:))
BU YAZIM İLİŞKİLERİNDE BAŞARILI OLMAYI SEVEN TÜM KADINLARA:))


16 Aralık 2010 Perşembe

Dönüş..

Tatil bitti,maalesef işe dönüş zamanı geldi çattı,kısaca normal rutin hayata son gaz devam diyebiliriz...Bilmiyorum katılıyor musunuz ama hep şunu istemişimdir;Hafta sonu iş günleri olsun hafta içi tatil :))) hımm adı üstünde hayal işte  sabah erken kalkmayı sevmeyenlerin de benim gibi düşündüğünün kanısındayım.

Biraz yolculuktan söz edeyim.Hem uzun yol olması nedeniyle hemde hava koşulları sebebiyle yolculuğumuzun çok yorucu geçtiğini söyleyebilirim.Bide bunun üzerine bizim Aydın'a varmamızla tüm yolların kapanması bir oldu-kar nedeniyle-
Aydında ise; sel oldu 2 ölü vardı:((Biz Kuşadasında kaldık ki orada da fırtına vardı donduk hatta bir ara dönüşü uçarak yapacağımızı bile düşünmeden edemedim hahahyt.Tabi bu durumda yürüyüş yapma,çarşısını gezme,dolaşma fikirlerimizi hep çöpe atmak zorunda kaldık ve arabayla sadece yemek yiyeceğimiz yere gidip hotele dönmemiz,bizim için en büyük gezinmek oldu.Oturduğumuz balık restaurantında kazıklanmakta cabası:))İşte o restaurantın penceresinden çektiğim bir kaç fotografı da sizinle paylaşmak istedim.Bu teknelerin her birinin iplerinden ayrılıp denizde alabora olacağını sandım ki denizi hiç bu kadar asi görmemiştim ve düşündüm de asi olmakta sakin olmakta ona çok yakışıyor.Deniz olmayan şehirde yaşayabileceğimi düşünemiyorum çünkü bir zaman sonra inanın dostunuz oluyor nasıl derseniz;denizi izleyerek sıkıntılarımı boşalttığım,ufuk çizgisine kadar yolladığım ve çizgiden sonra kaybettiğim ardında da o deniz havasını çekerek ordan huzurlu olarak uzaklaştığım oluyor.

İki gün Aydın da konakladıktan sonra geri dönüşe geçtik.Bodrum'a vardığımızda acıktığımızı hissettik Mc Donalds kurucuları size sesleniyorum iyiki varsınız REKLAMLARI GEÇİYORUM:)))
Bodrumda şu ünlülerin gidip haber olduğu Türkbüküyü,Torba yı da görme fırsatını yakalamış olduk ve orda Kuum Spa merkezi gördüm ayrıca hotel,nişanlımla bu cennet gibi yere bayıldık.
Bodruma yolu düşecek olanlar içinde internet adresi http://www.etstur.com/Kuum-Hotel burdan resimlerine bakabilirsiniz,etstur aracılığıyla daha ucuza gitme şansını da unutmayalım:)Bodrumun en sevdiğim yanı hotel veyahut villların bembeyaz olması artı az katlı olması,gözü yormayan baktığında her yere rahatlıkla hakim olacağın bir şehir olması beni adeta cezbetti yaza orda olacağımı da kesinleştirdi kışın gidince tadı olmuyor çünkü...
 

















     Türkbükü sahili                                                       Bendeniz Cennetkuşu :)

Tabi yollar kapalı olduğundan kar a yakalanmayalım diye sahil yollunu tercih ettik taki şu korkuteline kadar her şey iyiydi yahu neymiş bu korkuteli harbiden korku saçtı telefonda burayı duyan irkiliyor gitmeyin ordan diyor eee ordan geçmezsek yolumuz baya uzayacak nişanlımla kararlı bir şekilde birbirimize döndük ve korkutelinden korkmak yok ileri dedik hahayttt..Tüm ısrarlar,gitmeyin demelere rağmen o merak ettiğimiz korkuteline gittik doğrusu yollarda buzlanma vardı ama abarttıkları kadar ürkütecek bir durum yoktu,hızımızı azaltıp gidince çok rahat geçtik ve boşuna korktuğumuzu anladık.Buda seyahatimizdeki ilginç bir olaydı:)))Antalya da  konakladıktan sonra memleketimize döndük sağ salim..

Şimdi lütfennn birisi bana tatil bitmedi sen işe gelmedin uyan felan desin yaaaaa :))))Şaka bir yana herkese Mutlu Perşembeler diliyorum...




8 Aralık 2010 Çarşamba

Bir tatil macerasına daha merhaba..!


Tatile çıkmaya 1 gün kaldı ve ben hiçbir hazırlık yapmadım ki yazılarımı takip ediyorsanız 'Alışverişe çıkma deliliği' diye bir yazım vardı,onu okuyanlar şuan alışverişini yapmış,her şeyini kocaman bir bavula sığdırmış bir Banu bekliyorken bu yazımda elini hiçbir şeye atmamış bir Banu göreceksiniz...Şaşırdım kendime doğrusu...Birde  üstüne üstlük gitmeden görüşelim diyenlerin haddi hesabıda yok sanki ömürlük gidiyorum:)
Nişanlımla cuma günü yola koyulacağız.İlk rotamız Aydın (hem arkadaşımızın nişanında  bulunmak hemde oraları keşfetmek için) ordan da İzmir,Muğla  belki Bursa'ya gideceğiz.
Aslında uzun zamandır tatile ihtiyacım vardı,tek gitmek daha da iyi gelirdi bana ama maalesef tek gönderilmiyorum:(( Tek gitmek isteme sebebimse;nişanlımla olan sürekli tartışmalarımız inanılmaz derecede yoruldum,kafamı alıp gidecem de az daha damar yapması lazım tam ayrılık kararı alıyorum,bitiriyoruz barışma çabaları başarılı oluyor eee nişanlılık evresinde olunca ailelerde herşeye o kocaaa burnunu sokuyor,belkide ilk defa bu kadar az seviniyorumdur tatile çıktığıma...,Fakat herşeye rağmen her gezdiğim yerin adım adım resimlerini çekeceğim ve oraların tadını çıkaracağım:))Resimleri burda da paylaşacam zaten..Resim çekmeyi çokkkkk seviyorum artı çektiğim resimleri fotoğraf sitesinde kendi adıma yayınlıyorum,güzel yorumlar gelincede müthiş zevk alıyorum:))Birde o resimler anı olarak bana ömür boyu kalıyor hım sonradan sevmediğim kişiler olursa yırtıp atıyorum yada siliyorum orası ayrı...
Hazırlanmayı bekleyen bir bavul,saçlarımı manikürümü pedikürümü vs yaptırmayı bekleyen bir kuaför,ihtiyacım olan -gerçi hiç bitmeyende diyebiliriz- birkaç kıyafet almayı bekleyen mağazalar,gitmeden görüşelim diyen ve kıramadığım arkadaşlar....Sizce 1 günde tüm hepsi yetişir mi?Ben hiç sanmıyorum hazırlıksız gitmek tatile başlamanın en kötü yanı olsa gerek:))
Şimdilik herkese el sallıyorum beni özleyin 1 hafta yokumm:)))